HİKAYELER

EKMEK FIRINI

Bursa’nın en çok ekmek satan fırınlarından birinin sahibiyim. Her gün satılan binlerce ekmek satılıyor diyebilirim. İçeri giren çıkan çok olur. ihtiyaç sahipleri gelir ücretsiz ekmek alır ve giderler. Üst kattayım, bazen kameraları takip ederim. Gözüme Bir abla takıldı, ilk defa gördüm kendisini. Kapının önünde 10 dk. boyunca bir sağa bir sola dolanıp duruyordu.

Biraz telaşlı tedirgin bir hali vardı. Baktım ki içeri gireceği yok. İndim aşağıya, geçtim tam karşısına : Ablacığım bir şeye mi baktın? dedim. Yok abi, rahatsız ettim sizi, hayırlı işler dedi ve yola doğru ilerledi. Elini tuttuğu minik kız çocuğu çekiştiriyordu onu: Anne ne olur gitmeyelim, diyordu. Seslendim ablaya: “Kardeşim bana bir bakar mısın?” Duymamış gibi yaptı, ama ikinci de durdu ve dönüp baktı. ‘’Ablacım dedim vaktin varsa buyurun içeriye. Konuşmadı, çocuğunun yüzüne baktı başını salladı, dükkanıma adım attı. Bak abla dedim. Bizim bu dükkana çok ekmek almaya gelen olur, parasız alırlar. Biliyorum bazen de beni kandırıyorlar. Ama olsun diyorum, ben bunun bereketi ile binlerce satıyorum. Ama ilgimi çekti sen 3 defa döndün kapıdan tam içeri girecekken. Var mı ihtiyaç? Ne olur varsa söyle. Çaylarda geldi o arada, işaret ettim ve masaya simit ve poğaça da istedim. Önce yiyin sonra konuşalım dedim.

O çocuğun ve ablanın çiğnemeden, ağzındaki bitmeden tekrar ısırışlarına şahitlik ettim. Aç kardeşim bunlar, böyle mi yer aç olmasalar. Abla bir nefes aldı, ikinciye gelen çaydan yudumladı ve başladı anlatmaya : Abi, dün eşim eve bir kadın getirdi. Terk edin hemen burayı dedi. Evden çıktığımda saat gece ikiye gelmekteydi. Önce bir otobüs durağında oturduk. Sonra baktım ki başımıza bir hal gelecek, bir karton bulduk ve Emir sultan Mezarlığı’nda uyuduk. Parasız sokaklara çıktık işte bir mont ve küçük bir çantayla. Acıktık tabii sabah olunca. Ama 5 kuruş yok ki yanımda. Bir akrabam var ama o da çok uzakta. 40-50 TL lazım ki gideyim yanına. Telefonumu da vermedi, satacak besbelli. Arayamadım da kimseyi. Acıkınca da, kızım da elimden tutup senin fırının önünde durunca, girmedim içeriye istemeye utandım. Bak nasıl gülüyor evladım, karnı doydu diye. Sevindirdin ikimizi de. Allah razı olsun, bu dükkanın hep müşteri ile dolsun, dedi. Geçen hafta Annem vefat etmişti oda 21 yıldır alt katımda Oturuyordu.  Aklıma orası geldi bir anda. Hem boş, hem de eşyalı. Şimdi götürsem eve bu ablayı hanım ne der acaba? Anlattım ablaya. Burada çalışmak ister misin dedim? çocuğun ile gel hem karnını doyur hem de yardım et. Zaten başka çaresi de yoktu. Öyle sevindi ki, ayağa kalktı elimi öpmek istedi. Eşimi aradım, o da çok sevindi. Ben gelip onları araba ile alayım hemen dedi.

3 aydır, abla, iş saatinde yanımda, akşam alt katımızda. Çok mutlular kızıyla. Kira almıyoruz, faturaları biz ödüyoruz, evladımız yok onun kızını evlat gibi seviyoruz. Bugün baktım, bir kadına 2 ekmek verdi. Parasını istemedi. Sonra çantasından para alıp kasaya bırakıverdi. O da birine iyilik yapmak istemişti. Sesimi çıkarmadım. Görmemiş gibi yaptım. Ellerimi açıp Allah’a sonsuz şükrettim, bunca yıl sonra bana bir kardeş ve evlat yolladığı için teşekkür ettim. Rabbim hepimize iyilerden olmayı ve hepimizin karşısına iyilerin çıkmasını nasip etsin inşallah..

5 1 oy
Oylama

Abone
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları göster
Başa dön tuşu