Kötü Karne
İş çıkışı eve gelen baba, karne günü olmasının verdiği büyük heyecanla çocuğunun odasına yöneldi. Odanın kapısını açtı…
Kapının ardında onu karşılayan oda karşısında adeta küçük dilini yutmuştu. Oğlu bütün odayı temizlemiş, yatağını toplamış ve büyük bir titizlikle odasına çeki düzen vermişti.
Büyük bir hayretle odayı incelerken oğlunun yatağının üzerinde bir mektup olduğunu farketti. Yine büyük merakla oğlunun kendisine yazdığı mektubu okumaya başladı…
Sevgili Babacığım,
Sana ve anneme bu satırları yazarken size layık bir evlat olamamanın verdiği büyük üzüntüyü taşıyorum. Öyle ya size sevgilim diye tanıtacağım (siz bu mektubu okurken muhtemelen evlenmiş olduğum) kızı onaylamayacağınızdan adım gibi emindim.
Büyük bir tutku ve aşk ile bağlandığım Çiğdemin sizi hayal kırıklığına uğratmasından korktuğum ve sizi üzmek istemediğim için sevgilimle birlikte evden kaçmaya karar verdik. Bütün vücudunda dövmeleri olan, alkol kullanan, her yerine küpe takan bir gelininiz olsa ne olurdu sanki.
Hem onun sayesinde eroinin aslında o kadar da kötü bir şey olmadığını öğrendim ben. Eroini nasıl yetiştirebileceğimizi, nasıl pazarlayacağımızı öğrenmeye çalışıyoruz.
Kendi ihtiyacımızı da çıkarmış oluyoruz böylece. Ayrıca Çiğdemin aids tedavisi içinde çok paraya ihtiyacımız var. Bu sayede bu hastalıktan da kurtulacak.
He bu arada 3 ay kadar sonra bir torunun olacağını da söylemek isterim. Bütün bu yazdıklarım için endişelenmeni istemem baba. Sonuçta ben artık 15 yaşında bir delikanlıyım ve başımın çaresine bakabilirim.
Önemli Not: Sevgili babacığım yukarıdaki yazdıklarımın hiç birisi doğru değil. Ben Ahmetlerdeyim. Sadece sana masanın üzerinde duran karneden daha kötü şeylerin hayatta var olabileceğini göstermek için bu mektubu yazdım